Düşük kalorili diyetlerin dezavantajları nelerdir?
Düşük kalorili diyetlerin dezavantajları nelerdir?
Düşük kalorili diyetlerin dezavantajları nelerdir?
Düşük kalorili bir diyet genellikle günde 800 kalori veya daha az içeren öğünlerden oluşan tam gıda diyetinden oluşur. Bazı düşük kalorili diyetlerde önerilen günlük vitamin, mineral, yağ asitleri ve protein gereksinimlerinin karşılanması dikkate alınır.
Düşük kalorili diyetlerle ilgili en dikkate değer gözlemlerden biri, karbonhidratların neredeyse hiç bulunmadığı veya proteinin bir kısmının yerini alabileceğidir. Beslenme uzmanları, vücut kitle indeksi 27-30 arasında olan hastalarda, özellikle de aşırı kilolu olmanın tıbbi komplikasyonları ciddi sağlık riskleri oluşturuyorsa, düşük kalorili bir diyet uygulanmasını öneriyor. “WIO News” internet sitesinde yayınlanan bir rapora göre düşük kalorili diyetlerin 5 potansiyel olumsuzluğu var:
1. Beslenme yetersizliği
Şiddetli kalori kısıtlaması sıklıkla vitaminler, mineraller ve protein dahil olmak üzere temel besin maddelerinin alınmamasına neden olur. Doğal olarak bu unsurların uzun süre tüketilmemesi sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
2. Kas kaybı
Kalorisi çok düşük olan yiyecekleri yemek kas kaybına neden olabilir ve bu da performansın düşmesine, yorgunluğa ve fiziksel yorgunluğa neden olabilir.
3. Yavaşlamış metabolizma
Düşük kalorili diyetlerle hızlı kilo kaybı, metabolizmanızı yavaşlatabilir ve hatta normal yeme düzenine döndüğünüzde kilo alma olasılığınızı artırabilir.
4. Sağlık riskleri
Bir tıp uzmanına danışmadan düşük kalorili diyetleri takip etmenin potansiyel sağlık riskleri arasında elektrolit dengesizliği, safra taşları, düzensiz kalp atışı, saç dökülmesi, baş dönmesi ve yorgunluk yer alır.
5. Psikolojik baskı
Potansiyel yan etkileri nedeniyle düşük kalorili yiyecekleri uzun vadede yemeye devam etmek bazen zordur ve ciddi kalori kısıtlaması, ters etki yaratabilecek psikolojik sıkıntı ve halsizliğe yol açabilir.